Adalar Masaj Salonu Masöz Ada

Adalar Masaj Salonu

Doktorun gülümsemesi solar benzer biçimde oldu. “Dalga geçiyorum.” Dr. Erland kendini topladı. “hiçbir şey hatırlamadığınızı söylerken ne demek istiyorsunuz?” Cinder, yüzüne düşen bir parça saçı bir kenara üfledi. “Ne dediysem onu. Beyin ara yüzümü yerleştirdikleri sırada benim… Bilirsiniz işte. Neyse, beynimin bir kısmı zarar görmüş. Hafızayla ilişkili kısmı.” “Hipokampus.” “Sanırım.” “Kaç yakındasınız?” “On bir.” “On bir demek.” Erland hızlı bir nefes verdi. Sanki Cinder’ın bağışıklığının sebebi yerde yazıyormuş benzer biçimde, bakışları zeminde, bir o nokta bir bu nokta içinde dolandı. “On bir. Hava aracı kazası yüzünden, değil mi?” “Evet.” “Bugünlerde hava araçlarıyla kaza oluşturmaya imkân yok.” Adalar Masaj Salonu

Adalar Masaj Salonu

 

“Evet. Eh, anne babam o kazada ölmüş ve ben de ön pencereden dışarı uçmuşum. Çarpışmanın etkisiyle hava aracı manyetik kaldırma raylarından çıkmış, birkaç takla attıktan sonrasında üstüme düşmüş. O sırada bacağımdaki kemiklerden bazıları un küçük olmuş.” Durdu ve eldivenlerini çekiştirdi. “minimumından bana anlatılan bu. Söylediğim benzer biçimde, ben aslabirini hatırlamıyorum.” İlaçların etkisiyle zihninin bulandığını, yaşamın bir sis perdesinin peşinde benzer biçimde göründüğünü bile zor bela hatırlıyordu. Ondan sonra ise acı vardı. Vücudundaki her bir kas yanıyor gibiydi. Adalar Masaj Salonu “Geri zekâlının teki, daha hızlı gitmesini sağlamak için çarpışma sensörünü devreden çıkarmaya karar vermediği sürece öyle.” “Öyle bile olsa, kazada oluşabilecek birkaç kırık çıkık, sizin üstünüzde yapılan tamiratı gerektirmiyor.”

 

“Büyüleyici,” dedi Dr. Erland, soruyu geçiştirerek. Adalar Masaj Salonu El ekranını aldı ve bir şeyler kaydetti. “On bir yaşlarında,” diye mırıldandı tekrar. Sonra, “Şimdi kullandıklarınıza geçene kadar, büyürken bir çok protez değiştirmiş olmalısınız.” Cinder dudaklarını büktü. Evet, bir çok protez değiştirmiş olmalıydı ama Adri, ucube üvey kızı için yeni parçalara para harcamayı reddetmişti. Doktora yanıt vermek yerine, gözlerini önce kapıya sonra da kanla dolu şişelere çevirdi. “yani… Gitmekte serbest miyim?” Dr. Erland’ın gözleri, sanki bu sorudan incinmişçesine parladı. “Gitmek mi? Bayan Linh, bu keşifle birlikte ne büyük bir önem kazandığınızı iyi anlamanız gerekiyor.”